Atopik dermatit (Egzama), bir çok faktöre (genetik, çevresel) bağlı olarak kronik bir cilt hastalığıdır. Çoğunlukla erken çocukluk döneminde başlar. Atopik yürüyüş olarak adlandırdığımız sürecin ilk basamağında yer alır. Bu özelliği ile ileriki yaşlarda astım ve alerjik rinit gibi diğer alerjik hastalıkların gelişiminin habercisi olma özelliğini taşımaktadır. Atopik dermatit (Egzama), hastaların ve ailelerinin yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzm. Dr. Asena Pınar Sefer;
Bugün sizlere halk arasında alerjik egzama olarak da bilinen Atopik dermatit (Egzama)
Hastalığından bahsedeceğim. Alerjik egzama alevlenme ve düzelme dönemleriyle izleyen kronik bir cilt hastalığıdır. Biz bunu bütün yaş gruplarında görebiliyoruz ama en sık çocuklarda ve özellikle de ilk iki yaş çocuklarda görüyoruz.
Çocuklarda en sık gördüğümüz kronik cilt hastalığıdır. Bu çocukların hâlihazırda cildi kuru, çok kaşıntılı, hassas, kızaran bir yapıya sahiptir ve araya giren birtakım enfeksiyonlarla da sarı akıntılı olabilen lezyonlar oluşmaktadır. Biz tanıyı çocuklardaki bu kaşıntılı cilt durumunun olması ve lezyonları görerek tanımızı koyuyoruz. Tanıyı koyduktan sonra yapmamız gereken hastalarda akut alevlenmeleri tetikleyen özel faktörlerin belirlenmesidir. Bunlar arasında besinler başta olmak üzere birtakım alerjiler çok sıcak terleme, paketli gıda tüketimi gibi faktörler bulunmaktadır.
Çeşitli testler yaparak ve ailelerimizle konuşarak hastalardaki bu alevlenmeyi tetikleyen faktörleri belirleyerek ailelerimize bu faktörlerden uzak durmaları gerektiğini söylüyoruz. Tedavide en önemli olay bütün egzamalı çocukların cildi günlük olarak nemlendirilmelidir. Onun dışında yazacağımız reçeteli bir takım kremlerle de hastanın alevlenme döneminde kullanacağı tedavisini planlıyoruz. Besin alerjileri dediğimiz gibi bu hastalarda önemli tetikleyicileri oluşturmaktadır. Spesifik testler yaparak birtakım özellikle testlerle ya da besin yüklemeleri testleri yaparak hastanemizde besin alerjileri tanısını da koyabiliyoruz. Hastalarımızın takibinde düzenli aralıklarla bize başvurmaları gerektiğini öneriyoruz. Tedavi planlarımızı gözden geçiriyoruz. Hastalarımızın şikâyetlerini tekrar dinleyerek alevlenmelerinin kontrol altında olup olmadığını takip ediyoruz. Bu hastaların büyük bir kısmı yaşla beraber lezyonlarında azalmalar görüyoruz. Besin alerjilerinde de azalmalar görüyoruz. Ancak bu hastalarımızda ileriki dönemlerde alerjik astım alerjik saman gezisi gibi diğer alerjik hastalıkların riski arttığı için mutlaka düzenli olarak alerji immünoloji takiplerinin devam etmesi gerekmektedir. Sağlıklı günler dilerim dedi.